ahmetturkan.gen.tr

HAYATTAN DERSLER

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır

İskilipli Atıf ve Toyhane’de Kalanlar

e-Posta Yazdır PDF
Öksüz büyüyen Atıf, doğduğu köyde kendisini yetiştiren dedesi Hasan Kethüda'dan okuma-yazmayı öğrendi. Kur'an öğrendi ve hafızlığa başladı.
 
İskilipli Hoca Abdullah'tan Akaid, tecvit ve Arapça öğrendi. Hafızlığı tamamladı ve olgunlaştırdı.Rüştiye'yi İskilip'te bitirdi.
 
17 yaşında (1893) İskilip'ten ayrıldı. Uzun yolculukları göze alarak çok sevdiği ve merak ettiği, ilim merkezi ve medreseler şehri İstanbul'a geldi.
 
Fatih medreselerinde son Osmanlı Âlimlerinin rahle-i tedrisinden geçti.
 
Çok soran, konulara ve yaşanan hayata analitik gözle bakan, eleştiren ve çözüm üreten, zamanı çok iyi değerlendiren ciddi bir öğrenciydi.
 
İcazet alarak İstanbul müderrisleri yani üniversite hocaları arasına girdi.Kabataş Lisesi (İdadisi) Lisan Öğretmenliği'ne atandı.
 
Köklerine bağlı tam bir Osmanlı aydınıydı. Dergilerde yayınlanan yazıları merakla okunuyor ve takip ediliyordu. Medaris (Medreseler-Üniversiteler)
Devamını oku...
 

YALANI YAKALAMANIN 10 YOLU!

e-Posta Yazdır PDF
Bir insanın yalan söyleyip söylemediğini anlamak çok kolay. İşte gerek hareketleriyle gerek mimikleriyle bunu anlamanın yolları: TUTARSIZLIK

Yaptıkları ile anlattığı arasında tutarsızlık var mı yok mu bakabilirsin.

EN UMMADIĞI SORUYU SOR

Yalan söyleyen bir insanın mutlaka iyi ve sağlam bir hikâyesi vardır. Ve sizin ne sorabileceğinizi bilerek yanıt verirler İnternetteki web yalanlarını yakalamak için yalan söylediğiniz kişiyi iyice izleyin. En umulmadık bir anda hazır olmadıkları bir konuda bir soru yöneltin.

DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİR

Yalanın en önemli göstergelerinden biri davranışlardaki değişiklidir. Genel olarak heyecanlı olan biri sakinse veya sakin biri heyecanlıysa dikkat edin farklı
Devamını oku...
 

TOPLU YAŞAMA KURALLARINI BİLMELİYİZ

e-Posta Yazdır PDF

İstesek de istemesek de şehirde yaşıyor veya yaşamaya çalışıyoruz. Ya da hasbelkader veya bil mecburiye bulunmak zorunda kalıyoruz. Her ne şekilde olursa olsun; netice itibarıyla toplumun bir ferdini oluşturuyor ve insanlarla teşriki mesaide bulunuyoruz. Dolayısı ile söz veya hareketlerimizle etkiliyor veya etkileniyoruz. İşte tam bu noktada, hiç düşünüyor muyuz; etkileme/etkilenme müspet manada mı oluyor yoksa menfi mi?
Maalesef bu soruya olumlu cevap veremeyeceğim.
Üzülerek ifade ediyorum ki; İstanbul’da yaşayan insanımızın büyük çoğunluğu, birbirine karşı nezaketini kaybetmiş durumda…
Eskilerin “İstanbul beyefendisi” dedikleri bir “beyefendi” tarifi varmış. Şimdi, tarihin tozlu raflarında duran eski İstanbul hikâyelerinde anılıyor.
Hanımefendiler için de aynı şey geçerlidir.
Bu duruma gelmemizin nedenleri üzerinde duracak değilim. Bir gerekçe de aramıyorum.  Sadece durum tespiti yapıp, birkaç örnek vermek istiyorum. Belki; bana hak veren olur da hep birlikte mutlu yaşamanın yollarını buluruz diye…

Son Güncelleme: Pazartesi, 02 Eylül 2024 10:13 Devamını oku...
 

Eskiden Ne Güzel Cahildik

e-Posta Yazdır PDF

Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü.
Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...

Son Güncelleme: Pazartesi, 02 Eylül 2024 10:13 Devamını oku...
 

Hayatı Aslıyla Yaşamak

e-Posta Yazdır PDF
Hayat ruhun sırrını kavrayarak yaşamaktır. Ruhun sırrıysa Allah'tır. Allah'ı anlamak ve O'nun huşnutluğu içinde bir ömür sürmek, işte insan olmak budur. Ehl-i dünya olarak yaşamak ve ölmek, insanlık sırrından hiçbir şey anlamadan gitmektir. Ruhu değil, sadece bedeni, o da yarım yamalak, yaşamaktır.
Ruh kahramanları peygamberler, bu dünyaya öte dünyanın haberiyle gelirler. Öte dünya, yani Allah'ın biz kullarına hazırladığı sonsuzluk yurdu ama İnsan bu dünyadan başka bir dünya yokmuş gibi yaşar. Öte dünyanın varlığına inanmış olsa bile yine de hep bu dünyada olmuş ve olacakmış gibi davranır.
 
Öte dünya aşılı peygamberler, bu dünyayı bir uğrak yeri bilmişler, hep öte dünya için iş görmüş, ömür sürmüşlerdir. İnsanın bu dünyadaki işi hep yeme içme, giyip kuşanma, gezip tozma, oyun eğlence ile gününü gün etmedir sanki. Öte inançlıların çoğunda inançlarıyla ilgili davranışlar, dini bir takım işler varmış gibi görünse de dünyevi yaşayış arasında kaynayıp gider.
Son Güncelleme: Pazartesi, 02 Eylül 2024 10:13 Devamını oku...
 


JPAGE_CURRENT_OF_TOTAL

REKLAMLAR

Web Site Tasarımı

Yönetim Panelli Website Tasarımlarınız için

0532 307 60 09

 

 

İSTATİSTİKLER

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 10:13
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 31076
İçerik : 1254
Web Bağlantıları : 2
İçerik Tıklama Görünümü : 2380567