Bir dost sohbetinde söylenenleri sizinle de paylaşmak istedim.
O sohbette konumuz, çocuklarımızın ve gençlerimizin yetişme tarzı idi. Acaba çocuklarımız aldıkları eğitimden ve içinde bulundukları ortamdan aldıkları ile gelecekte nasıl bir kişilik sergileyecekler?
Aslında bu sorunun altında yatan şey, onların bizim hayat tarzımızdan uzaklaşacakları, yani bizim gibi olmamaları endişesi idi. Bu yersiz bir endişeydi. Çünkü bizim çocuklarımız, bizim gibi olamazlardı.
Bizim kişiliğimizin oluşmasına kadar geçen zaman diliminin, dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu o günkü şartların yerinde durması mümkün değildir. Zaman ve hayat su gibi akıp gidiyor. Çocuklarımızın yaşadığı zaman dilimi, şartlar ve anlayışlar aynı değil. Onlar değişik bir zamanda yaşadıkları için bizim gibi