Gizli bir dili, bütün bilinemezliğinin içinde gizli bir düzeni var kâinatın.
Önceki gece ben eve dönerken erguvan ağaçları, yeni yeni yapraklanmaya başlayan, henüz baharın coşkusuna ayak uyduramamış, kış hüznünü dallarında taşıyan mahzun ağaçlardı, sabah çıktığımda ise hepsi, sadece kendi isimleriyle anılan o “erguvan rengi” çiçekleriyle donanmış, insanı şevke getiren, heyecanlandıran neşeli ağaçlara dönüşmüşlerdi.
O “gizli emir” onların hepsine birden aynı gece “çiçeklerini açmasını” söylemişti.
Hayatın bir yanında büyük bir karmaşa, bir yanında ise sarsılmaz büyük bir düzen vardı.
Gezegenler hep aynı yönde dönüyor, erguvanlar hep aynı günde açıyor, karıncalar hep aynı günde ortaya çıkıyordu.