ahmetturkan.gen.tr

HAYATTAN DERSLER

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır
Home İSLAM FIKIH Ehli sünnet velcemaat yolunun bir kısım inanç esasları

Ehli sünnet velcemaat yolunun bir kısım inanç esasları

e-Posta Yazdır PDF
1- Mü'min, imanında şüphe etmemeli ve: "Ben, inşaALLAH Mü'minim" dememelidir. Bilakis "ben gerçekten Mü'minim" demelidir.2- Mü'min, Müslümanların cemaatine muhalefet etmemelidir. Yani inancında ehl-i sünnet vel-cemaat yolunda olanlara muhalif olmamalıdır.3- Mü'min, salih ve günahkâr ayrımı yapmaksızın her ehl-i sünnet vel-cemaat imamın arkasında namaz kılmayı caiz görmelidir ve bunun böylece olduğunu hak bilmelidir.4- Mü'min, ehl-i kıbleden bir kimseyi günah işlediği için, günahı helal kabul etmedikçe tekfir etmemelidir. Yani günah işlediğinden dolayı bir Mü'mine kâfir dememelidir.5- Mü'min, ehl-i kıbleden yaşı küçük veya büyük her Müslümanın cenaze namazını kılmayı hak bilmelidir.6- Mü'min, hayır ve şerrin ALLAH Teâlâ'nın takdiri ile meydana geldiğine, hak olarak inanmalıdır. 7- Mü'min kadere iman etmelidir. Çünkü kader, Âmentü'nün altı temel şartından biridir. Bu hususta İslam dünyasında ittifak vardır. Kaderi inkar eden dinden çıkmış olur.8- Mü'min, hiçbir Müslümana silah çekmemelidir.9- Mü'min, mukîm veya seferî halde mestler üzerine mesh etmeyi meşru bilmelidir.10- Mü'min bilmelidir ki: İman, ALLAH Teâlâ'nın, kuluna bir bağışıdır. ALLAH Teâlâ, imanı fazl-ı ihsanı ile lütuf etmiştir.11- Mü'min, kulların tüm fiilerini, iyi ve kötü davranışlarını ALLAH Teâlâ'nın yarattığını bilmelidir.12- Mü'min, "ALLAH Teâlâ'nın kelamı yaratılmış değildir." diye inanmalı ve böylece ikrarda bulunmalıdır.13- Mü'min, kabir azabını hak görmelidir. Kabir azabını inkâr eden kimse sapıktır ve inançta bid'at ehlidir. Bazı isyankâr Mü'min kullar ve kâfirler için kabir azabının hak olduğunu kabul etmek gerekir. ALLAH dilerse Mü'mine azab etmez.14- Mü'min, münker ve nekir melekleri tarafından kabirde sualin olduğunu kabul etmelidir.15-Mü'min, yaşayan Mü'minlerin dua ve sadakalarının, vefat etmiş Mü'minlere fayda vereceğini hak bilmelidir.16- Mü'min, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin şefaatte bulunacağını hakk bilmelidir. Şefaat haktır.17- Mü'min, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin İsra ve Mîrac hadisesinin hak ve gerçek olduğuna iman etmelidir. İsra ve Mîrac hadisesi, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz uyanıkken bizzat bedeni ile göğe ve sonra da ALLAH Teâlâ'nın dilediği yücelere doğru olmuştur. Bu konu böylece haktır.18- Mü'min, amel defterlerinin kıyamet gününde okunacağını ikrar yani kabul ettiğini dili ile ifade etmelidir.19- Mü'min, kıyamet gününde hesabın hak olduğuna iman etmelidir.20- Mü'min, mizanın yani dünyada yapılan amellerin tamamının  tartılacağı mahiyeti bildirilmemiş tartının hak olduğuna itikat etmelidir.21- Mü'min, sırat köprüsünün hak olduğuna itikat etmelidir.

22- Mü'min, cennet ve cehennemin şu anda yaratılmış olup  ebediyen fani olmayacaklarını bilmelidir. Hz. Âdem (A.S.)ın ve Havva validemizin yaratılışının anlatıldığı ayet-i kerimeler bunun delilidir. Miraç'ta Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz cenneti görmüş ve bizlere anlatmıştır.

23- Mü'min, ALLAH Teâlâ'nın, arada hiçbir vasıta olmadan, kıyamet günü kullarını hesaba çekeceğini bilmelidir.24- Mü'min, Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin sahabesinden on kişinin kesin olarak cennet ile müjdelendiklerine şehadet etmelidir. Cennet ile müjdelenen bu mübarek sahabe-i kiram efendilerimiz şunlardır: Hz. Ebu Bekir (R.A.), Hz. Ömer (R.A.), Hz. Osman (R.A.), Hz. Ali (R.A.), Talha b. Abdullah (R.A.), Sa'd b. Ebî Vakkas (R.A.), Zübeyr b. Avvam (R.A.), Abdurrahman b. Avf (R.A.), Saîd b. Zeyd (R.A.) ve Ebu Ubeyde b. El-Cerrah (R.A.).25- Mü'min, peygamberlerden sonra en üstün kişinin Hz. Ebu Bekir (R.A.) olduğunu hak bilmelidir. Hilafetini hak kabul etmelidir.26- Mü'min, Hz. Ebu Bekir (R.A.)'den sonra insanların en faziletlisinin Hz. Ömer b. Hattab (R.A.) bilip, O'nun halifeliğini, Hz. Ebu Bekir (R.A.)'den sonra, hak ve doğru kabul etmelidir.27- Mü'min, Hz. Ebu Bekir (R.A.) ve Hz. Ömer (R.A.)'den sonra, en üstün zatı Hz. Osman b. Affan (R.A.) kabul etmeli ve halifeliğini hak bilmelidir.28- Mü'min, Hz. Ebu Bekir (R.A.), Hz. Ömer (R.A.) ve Hz. Osman (R.A.)'den sonra, bu ümmetin ve sahabenin arasında en üstün zatı Hz. Ali (R.A.) bilmelidir.29- Mü'min, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sahabesinden hiçbiri aleyhinde konuşmamalı ve onların gıybetini yapmamalıdır. Çünkü bütün Ehl-i Sünnet dairesi içinde, Ashab-ı Kiram (R.Anhüm ecmaîn) Efendilerimizin din konusunda âdil oldukları hususunda icmâ bulunmaktadır. Bunun Kur'an-ı Kerim'de ve Sünnette kuvvetli delilleri vardır.30- Mü'min, ALLAH Teâlâ'nın yarattıklarıdan dilediğine gazap edeceğine ve dilediğinden de razı olacağına inanınalıdır. ALLAH Teâlâ'nın gazabı ve rızası bizim gazabımıza ve rızamıza hiç benzemez. ALLAH Teâlâ kullarından meydana gelen kötü işlere razı olmaz.31- Mü'min, Rü'yetullah'ın mahiyeti yani içeriği belli olmaksızın cennetten ALLAH Teâlâ'yı görmenin hak olduğuna itikat etmelidir.32- Mü'min, bütün peygamberlerin mertebelerinin evliyanın derecelerinden daha üstün ve yüce olduğuna itikat etmelidir. Hiçbir evliya peygamber derecesine çıkamaz.33- Mü'min, Velilerin kerametlerinin hak olduğuna ve redd edilmeyeceğine itikat etmelidir. Kur'an-ı Kerim'de birçok velinin kerameti anlatılmaktadır: Hz. Süleyman (A.S.)'ın ordusunda bulunan Asaf b. Berhiya'nın, Hz. Süleyman (A.S.)'ın isteği ile Belkıs'ın tacını ve tahtını "göz açıp kapayacak bir zamanda" Hz. Süleyman (A.S.)'ın huzuruna getirmesi; Hz. Musa (A.S.) ile Hızır (A.S.)'ın kıssasında Hızır (A.S.)'ın harikulade bazı işler yapması; Meryem annemizin yanında kışın yaz meyvesi, yazın kış meyvelerinin ALLAH Teâlâ tarafından hazır edilmesi ve daha niceleri keramet konusunun hak olduğunu bizlere anlatmaktadır.

34- Mü'min; ALLAH Teâlâ'nın, adaleti ile iyi kimseleri bedbaht, fazl-u keremi ile de kötü kimseleri bahtiyar yapacağına itikat etmelidir. Yani bir insan iradesi ile dalâlete düşecek bir iş yaptığında ALLAH Teâlâ'nın ona dalâleti vermesi adaletindendir. Bir insana da ALLAH Teâlâ'nın bahtiyarlığı vermesi fazl-u keremindendir. Yoksa kul bahtiyar olmayı yaptığı bir ameli ile hak ederek kazanınış değildir. Bahtiyarlık, ALLAH Teâlâ'nın fazlu keremi ile kula ihsan edilmiştir.

35- Mü'min, kâfirlerin akıllarının peygamberlerin ve Mü'minlerin akıllarına eşit olmadığını bilmelidir.36- Mü'min, ALLAH Teâlâ'nın yaratıcılığının ezeli ve ebedi olduğuna, zatında ve sıfatlarında herhangi bir değişmenin meydana gelemeyeceğine itikat etmelidir. Çünkü "değişme" ancak noksan sıfatlar üzerinde olabilir. Sıfatları zatı ile kaim olan ALLAH Teâlâ, zatında ve sıfatlarında noksanlıklardan münezzehtir, uzaktır. Münezzeh olanda değişmenin var olabileceğine inanmak kemalat üzerine yapılan ziyadenin noksanlık olmasından mukayese edilemeyecek kadar daha açık ve sapık bir noksanlık iddiasıdır.37- Mü'min, ALLAH Teâlâ'nın âlim yani her şeyi bilen ve kadir yani her şeye kudreti yeten olduğuna, ilim ve kudret sıfatlarının bulunduğuna itikat etmelidir.38- Mü'min; ALLAH Teâlâ'nın, günahkâr Mü'minlere günahları miktarınca cehennemde azab edeceğini hak bilmelidir.39- Mü'min, yaratılanlar hikmetini anlasın veya anlamasın ALLAH Teâlâ'nın hayır ve şer her dilediğini yaptığını, dileyeceğini de yapacağını bilmelidir.40- Mü'min, mushafta yazılı olanın Kur'an-ı Kerim olduğunu ve ALLAH Teâlâ'nın hakikaten kelamı olup Kur'an-ı Kerim'in kesinlikle mecaz ve mahlûk yani yaratılmış olmadığını bilmelidir.Ehl-i Sünnet mezhebinde Kur'an-ı Kerim'in bütünlüğüne iman edilir. Kur'an-ı Kerim, 23 yıl boyunca ceste ceste Resûlullah (S.A.V.) Efendimize nasıl vahy edilmişse, Efendimizin idrak ettiği son Ramazanında Cibril-i Emîn ile son ve tamamlanmış şekliyle nasıl iki kere mukabele edilmişse, işte bu ilahî metin tam ve eksiksiz olarak şu anda elimizdedir. Bu metinde değişiklik, çıkartma, ilave, tağyir asla olmamıştır.Bazı Ehl-i Sünnet dışı mezheplerin: "Kur'an'da Velâyet sûresi vardı, sonradan çıkartıldı, Hz. Fâtıma'nın mushafı bugünkü Kur'an'ın birkaç misliydi, bunda Peygamberimizden sonra Hz. Ali'nin halife ve velî olacağı yazılıymış da Ehl-i Beyt düşmanı kafirler bunu çıkartmışlar..." gibi iddialarını kesinlikle kabul etmem. Bu iddialar korkunç bir yalan, korkunç bir iftira ve hezeyandır.41- Mü'min, imanı, mecazî değil hakikaten sabit yani var görmelidir.42- Mü'min, dünyada bir davacısı olup da onu razı etmeden Mü'min olarak ölen kişinin iyi amellerinden ALLAH Teâlâ'nın alıp, hak sahibine yani hakkına taşkınlık edilene vereceğini bilmelidir.43- Mü'min, itaatların ALLAH Teâlâ'nın tevfıkı yani yardımı ile aynı anda olduğunu, günahların da ALLAH Teâlâ'nın hizlânı yani masiyete yardım etmemesi ile aynı anda olduğunu bilmelidir.44- Mü'min, imanın iki uzuv yani kalp ve dil ile olacağını bilmelidir. İman, ALLAH Teâlâ'nın katından gelen her şeyi kalb ile tasdik ve kalpteki bu imanı dil ile ikrar etmektir.45- Mü'min, ALLAH Teâlâ'yı kalben tanıyıp da dili ile imanını ikrar etmeyenin kâfir, dili ile ikrar ettiği halde kalbi ile tasdik etmeyenin ise münafık olacağını bilmelidir.46- Mü'min, ALLAH Teâlâ'yı hiçbir şeye benzetmemeli ve O'nun benzeri yoktur, diye iman etmelidir.47- Mü'min, ALLAH Teâlâ'ya zaman, mekân, gidip, gelmek gibi sıfatlar izafe etmemelidir.48- Mü'min; imanın amelden ayrı olduğunu bilmelidir.49- Mü'min, muttakînin ve günahkârın imanının eşit olduğunu bilmelidir.50- Mü'min, bazı vakitlerde çalışmanın farz olduğunu bilmelidir.51- Mü'min, ölümden sonra dirilmeyi hak kabul etmelidir.52- Mü'min, kıyameti hak kabul etmelidir.53- Mü'min, imanın artmayacağını ve eksilmeyeceğini kabul etmelidir.54- Mü'min, ilahi emirlerin ALLAH Teâlâ'yı seven kişiden muhabbet sebebi ile kaldırılmayacağını bilmelidir. Bir insan ne kadar amel ederse etsin, Mevla Teâlâ'yı ne kadar severse sevsin, bu durumlar onu kulluktan muaf edemez.55- Mü'min, ALLAH Teâlâ'nın rahmetinden ümit kesmenin küfür olduğunu bilmelidir.56- Mü'min, Ahiret korkusunu yani imansız gitme tehlikesini hak bilmelidir.57- Mü'min, ALLAH Teâlâ'nın katında tek hak din İslam'dır, diye bilmelidir. Mü'min, bir de şu hususu iyice bilmeli ki: Kur'an-ı Kerim'in kesin beyanına, Sünnet'e, icmâ-i ümmete; Ehl-i Sünnet eimmesinin, ulemasının, fukahasının, müfessirlerinin, muhaddislerinin bildirdiklerine göre ALLAH katında tek hak ve geçerli din İslâm'dır. Bu kesin hükmü inkâr eden, zamanımızda İslâm'dan başka da hak dinler vardır, onların mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet'tir diyen kişi, bu inkâr ve tekzibi dolayısıyla dinden çıkar.Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) efendimizin risâleti ve dâveti kendisine ulaştığı halde, bu dâveti kabul etmeyen kimse mü'min değil, kâfirdir, cehennemliktir. Şu anda Yahudinin de, Hristiyanın da Mecusinin veya herhangi bir inanç sahibinin, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimize iman etmedikçe, diğer bir ifadeyle müslüman-mümin olmadıkça kurtuluşu mümkün değildir. Çünkü Ebû Hureyre (R.A.)'den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz: "Muhammed'in canı kudret elinde olan ALLAH'u Teâlâ'ya yemin ederim ki, bu ümmetten her kim, Yahudi olsun Hristiyan olsun beni işitir de, sonra kendisi ile gönderildiğim şeye, Kur'an-ı Kerim'e, İslam'a, iman etmeden ölürse mutlaka cehennem ehlinden olacaktır." buyurdu. (Müslim, İman: 240)Binaenaleyh, Cennete girmek için herkesin kendi Peygamberine ve kitabına imanmasının yeterli olup bütün peygamberlere ve kitablara inanmasının şart olmadığını söyleyenlere ALLAH Teâlâ hidayet versin diyoruz.58- Mü'min, Deccalin, Ye'cuc ve Me'cucun çıkması haktır, diye bilmelidir.59- Mü'min, güneş, batı yönünden doğacaktır,  diye bilmelidir.NOT: Güneşin batıdan doğması, Avrupa'nın İslam olması anlamında değildir. Çünkü hadis-i şeriflerde güneş batıdan doğduktan sonra, bundan önceden iman etmemiş olanların bu anda vuku bulan imanları kabul olmayacaktır diye belirtilmiştir. Batının Müslüman olması ile imanın kabul olmamasının hiçbir alakası yoktur. Bu gibi açıklamalar dini nakle ve müçtehitlerin görüşlerine dayanmayan indi yorumlardır. Bu konu ile ilgili hadis-i şeriflerde, dil ve edebiyat açısından böyle bir manaya işaret yoktur. Güneş, her insanın baş gözü ile göreceği bir mahiyette, batıdan doğacak doğuda batacaktır.60- Mü'min, Hz. İsa (A.S.)'ın gökten inmesi ve sahih haberler ile meydana geleceği bildirilen kıyamet alametleri haktır, bunlara böylece iman etmelidir.61- Mü'min, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin mucizesi sabittir, diye bilmelidir.62- Mü'min, Peygamberler, peygamberliklerinden önce ve sonra küçük, büyük günahlardan, kâfirlikten ve çirkin davranışlardan münezzehtirler. Onlardan sadece zelleler meydana gelmiştir, diye bilmelidir.63- Mü'min, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz, tüm peygamberlerden üstündür, diye bilmelidir.64- Mü'min, iman ve İslam bir şeydir, diye bilmelidir.65- Mü'min, Müslümanların takıyye ve kitman yaparak birbirini aldatmalarını Ehl-i Sünnet kabul etmez, diye bilmelidir. Çünkü Ebu Hureyre (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:"Bizi aldatan ve kandıran bizden değildir" (Müslim, İman: 164, No: 102; Tirmizî, Büyû: 74; Ebu Dâvud, Büyû: 52; İbn Mâce, Ticarât: 36) buyurmuşlardır.Muhterem okuyucularımın reformcu, bid'atçi, dinde yenilikçi, dinde değişimci, ılımlı din taraftarı, BOP'çu kimselere inanmamalarını, onların Ehl-i Sünnete aykırı ve zıt ictihat ve fetvalarını kabul etmemelerini, din ve imanlarının selameti için temenni ederim.

MEHMET TALU -MİLLİGAZETE

 

REKLAMLAR

Web Site Tasarımı

Yönetim Panelli Website Tasarımlarınız için

0532 307 60 09

 

 

İSTATİSTİKLER

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 13:48
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 31076
İçerik : 1250
Web Bağlantıları : 2
İçerik Tıklama Görünümü : 2235921

Haberler

RABBİM VERMEK İSTERKEN, BEN NEDEN İSTEMEYEYİM...

AHMET TÜRKAN