2010-03-13
Ahmed Nedİm
"Allah Allah, bu, bu ne yüksek bir îmandır yâ Rabbi!
Bir Müslüman ne büyük bir kahramandır yâ Rabbi!"
NAMAZ
İngiliz’in, vakit vakit gemilerden, siperden...
Yine bolca gülle, bomba savurduğu bir gündü.
Hızlı hızlı geçiyordum, tehlikeli bir yerden
Birden bire gözlerime büyük bir şey göründü.
Böyle büyük görünen şey küçücük bir insandı
Fakat bana çok dokundu, ayaklarım bağlandı.
Ateşlerin yaladığı bu düzlükten geçenler
Güllelerin cehennemlik yağmurundan kaçarken..
Yolun biraz kenarında, tek başına bir nefer,
Pervasızca bombalardan, ateşlerden, her şeyden..
Kendisine, süngüsünden bir mihrapcık kurmuştu,
Sonra onun karşısında namazına durmuştu.
Ne havada ıslık çalan.. Ve düştüğü yerlere
Kızgın çelik dahmelerle ölüm saçan gülleler...
Ne, semada ifrit gibi, vızıldayan tayyâre...
Ne dünyalık bir düşünce, ne bir korku, ne bir keder
Onun demir yüreğini oynatmaktan âcizdi,
Sanki toplar, şarapneller tehlikesiz, sessizdi!
Potinleri yanındaydı... Onun büyük saygısı,
Kunduralı ibadeti görmüyordu muvâfık.
Böyle bir yüreğin bütün işi, kaygısı,
Elbet Hakk’ın rızâsına olmalıydı mutâbık
Kuru toprak üzerinde, kundurasız kılınan
Bu namazın pek uygun bir kubbesiydi âsmân!
Bir çam, onun gölgesinde yapmış idi seccade.
Sanki tekbir alıyordu vakit vakit top sesi...
Gözlerinin sade akı beyaz kalan yüzünde
Parlıyordu o sarsılmaz imanın gölgesi
Bir Müslüman nasıl olur bu levhadan anladım,
Hürmetlerle –yavaş yavaş- sokuldum beş on adım
Başındaki kabalağın gölgesine gömülen
Süzük gözler, dikilmişti o süngüden mihrâba
Hakkın büyük divânında, eli bağlı dururken
Artık o can kaygısını almıyordu hesaba
Allah Allah, bu, bu ne yüksek bir îmandır yâ Rabbi!
Bir Müslüman ne büyük bir kahramandır yâ Rabbi!
Kahramandır, çünkü toplar etrafında patlarken
Zerre kadar titremedi, namazını bozmadı
Dört yanına ateş saçan türlü türlü âfetten
Sanki onu koruyordu bir meleğin kanadı
Onun böyle tevekkülü bana çok dokundu
Yüreğimi bir şey ezdi... İki gözüm sulandı
Ey medenî İngilizler daha varsa getirin
İnsanları göme göme öldürecek şeyleri:
Getirin de şu cenneti, cehenneme çevirin
Bakın onlar korkutur mu bir Müslüman neferi
Bunu, hala anlamıyor ne (Hamilton) ne Garey
Müslümanı korkutamaz Allah’tan başka şey
Böyle dalgın düşünerek geçerken ben yanından
Sağa sola selam verdi, namazını bitirdi
Sonra, biraz kımıldandı.. ellerini –Yaradan
Tâ gerisine duâ için- gök yüzüne çevirdi.
Şimdi artık Allah’ına döküyordu derdini
Gözlerini kapamıştı, unutmuştu kendini
Tâ gerisine karşı boynu bükük duran bir nefer
Korku bilmez bir yiğitti.. hürmetle eğildim!
Duâsına mutlak âmin diyorlardı melekler
Kendimi pek fazla gördüm.. usul usul çekildim
Ben giderken kulağıma değdi onun sadâsı..
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ” duâsı
Şimdi, hâlâ nerede bir kabalaklı askeri,
Görse gözüm, hatırlarım o kahraman neferi!
Teşrİn-İ sÂnî 331 (Kasım 1915)Kaynak: Harb Mecmuası, sayı: 4, s. 56-57