ahmetturkan.gen.tr

HAYATTAN DERSLER

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır
Home KİŞİSEL GELİŞİM ÇOCUK EĞİTİMİ İnsan tek başına İstanbul'u nasıl kurtarır

İnsan tek başına İstanbul'u nasıl kurtarır

e-Posta Yazdır PDF

Haber 7'nin Pedagog yazarı Mehmet Teber; "Bu öykü ne kadar gerçek bilmiyorum, ama sanırım hepimiz daha fazla kolaylaştırıcı ve mutluluk verici olabiliriz. Hem de küçük eylemlerle." diyor.. Bu öykünün kahramanı ise destek bekliyor...

KOLAY, ÇOK KOLAY

Bir sohbetteyiz. Bir arkadaş sohbetinde. İnsan ve insanın hayat serüveni üzerine konuşuyoruz. İnsanın bu dünya yolculuğu, bu yolculuğu yorumlama tarzı üzerine. Kerem lafı devraldığında şöyle dedi:

“İnsanlar bu dünyaya güzel vakit geçirmek için geliyorlar bence. Ya da güzel vakit geçirmeyi hak ediyorlar. Ne var ki, hayat zorlukları da içinde barındırıyor. Bence, hayatı zorlaştıran yine biziz. Herkesin bu zamanda kolaylaştırıcı olması gerekiyor, değil mi?”

Açıkçası insanlar dünyaya güzel vakit geçirmek için mi geliyor, tartışılır. Ama şu kesin, insanlar gerçekten güzel vakit geçirmeyi hak ediyor. Mutlu olmak her insanın, hem de en doğal hakkı. Şu fikre ise tüm kalbimle katılıyorum: Hayatın yükü ağır ve birbirimize karşı kolaylaştırıcı, mutluluk verici olmamız gerekiyor. Gelin görün ki, modern zamanla birlikte bizler gittikçe bencilleştik. Neredeyse hepimiz sadece kendimizi düşünür hale geldik. Kendimizi kurtarmaya çalışırken diğerlerinin hayatını kolaylaştırmak aklımıza bile gelmedi.

İnsanlığın bir üst mertebesi olmalı. Sadece kendi hayatını kolaylaştırmak için koşturan insanın yerine başkalarının hayatını da en az kendisininki kadar kolaylaştıran insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Özellikle de hayatın tüm zorlukları ile bizlere hücum ettiği bu modern zamanda. Kendi hayatımızla birlikte başkalarının hayatına da değer kattığımızda sanırım dünya daha yaşanılır bir mekân olacak.

Arkadaş sohbetinde yıllar önce mesleğe ilk başladığımda okuduğum ve oldukça etkilendiğim bir öyküyü anlattım. Sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Geçen gün İstanbul'da bir arkadaşımla birlikte taksiye bindik. İnerken  arkadaşım sürücüye, "Bu yolculuk için teşekkür ederiz. Arabayı çok iyi kullandınız." dedi. Taksi sürücüsü kısa bir şaşkınlık anından sonra, "Sen bilge filan gibi bir şey misin?" diye sordu.
- "Hayır, sevgili dostum ve seninle dalga da geçmiyorum. Yoğun trafikte sakin kalmanı takdirle karşılıyorum."
Sürücü ona "Peki sağ ol" dedi ve kalktı. "Tüm bunlar ne demek oluyor?" diye sordum.
Arkadaşım, "İstanbul'a sevgi vermeye çalışıyorum." cevabını verdi. "Şehri kurtarabilecek tek şeyin bu olduğuna inanıyorum."
- "İnsan tek başına İstanbul'u nasıl kurtarabilir?"
- "Tek başıma değilim ki. Şimdi sürücünün gününe renk kattığıma inanıyorum. Varsayalım ki yirmi müşterisi olacak. Sürücü bu yirmi müşteriye iyi davranacak, çünkü biri ona iyi davrandı. Bu müşteriler de kendi elemanlarına, tezgâhtarlara, garsonlara, hatta kendi ailelerine iyi davranacaklar. Sonuçta benim iyi niyetim en az 1.000 kişiye yayılabilir. Hiç de fena değil, ne dersin?"
- "Peki, bu sürücünün senin iyi niyetini başkalarına geçireceğini nereden biliyorsun?"
- "Bilmiyorum. Sistemin hatasız olmadığını bildiğim için, bugün 10 farklı kişiyle ilişki kuracağım. Eğer 10 kişiden üçünü mutlu edebilirsem, sonuçta 3000 kişinin tavırlarını dolaylı olarak etkileyebilirim."
- "Kuramsal olarak iyi bir fikir gibi görünüyor, ama uygulamada işe yaradığından emin değilim."
- "Yaramazsa da yitireceğim bir şey yok. Sürücüye iyi bir iş yaptığını söylemek zamanımı almadı. Ona çok ya da az bahşiş de vermedim. Söylediklerim bir kulağından girip öbüründen çıkmış olsa ne olur ki? Yarın bir başka taksi sürücüsünü mutlu etmeye çalışabilirim."
- "Sen delisin!" 
- "Bu senin ahlaki değerler konusunda ne kadar şüpheci olduğunu gösteriyor. Bunu araştırdım. Posta çalışanlarının, paranın yanı sıra ihtiyaçları olan bir şey, onlara, ne kadar iyi çalıştıklarının söylenmesi."
- "Ama iyi çalışmıyorlar ki!"
- "İyi çalışmıyorlar, çünkü iyi çalışıp çalışmadıklarını kimsenin umursamadığını düşünüyorlar. Neden kimse onlara güzel bir şey söylemiyor?"
Bu sırada inşa halindeki bir binanın yanından geçiyorduk ve öğle yemeklerini  yiyen beş işçi gördük. Arkadaşım adamların yanında durup onlara, "Harika bir iş yapıyorsunuz. İşiniz çok zor ve tehlikeli olmalı" dedi. Beş işçi arkadaşıma şüpheyle baktı.
- "Bina ne zaman bitecek?"
- "Haziran ayında."
- "Bu gerçekten çok güzel. Kendinizle gurur duymalısınız."
İşçilerin yanından uzaklaşırken arkadaşıma, "Senin gibilere ancak filmlerde rastlanır." dedim.
- "O adamlar sözlerimi sindirdikleri zaman, kendilerini daha iyi hissedecekler. Şehir de bir biçimde onların mutluluklarından nasibini alacak."
- "Ama bunu tek başına yapamazsın ki!" 
- "Tek başınasın! En önemli şey, cesaretini yitirmemek. Şehirdeki insanların kibar ve mutlu olmalarını sağlamak kolay iş değil, ama eğer başka insanların da kampanyama katılmalarını sağlayabilirsem…"
- "Az önce çok sıradan bir adama göz kırptın"
- "Biliyorum, eğer o öğretmense, sınıfı bugün harika bir gün geçirecek..." 

Bu öykü ne kadar gerçek bilmiyorum, ama sanırım hepimiz daha fazla kolaylaştırıcı ve mutluluk verici olabiliriz. Hem de küçük eylemlerle.

Öyküdeki kahramanının başlattığı kampanyaya destek vermeye ne dersiniz?

Mehmet Teber – Haber 7
Psikolojik Danışman/Pedagog
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir

Son Güncelleme: Cuma, 03 Mayıs 2024 08:10  

REKLAMLAR

Web Site Tasarımı

Yönetim Panelli Website Tasarımlarınız için

0532 307 60 09

 

 

İSTATİSTİKLER

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 08:10
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 31076
İçerik : 1251
Web Bağlantıları : 2
İçerik Tıklama Görünümü : 2247759

Haberler

 

Mesneviden;

"Hile edenin göreceği karşılık; hileden ibarettir."