Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu. “Dört özellik ancak iman sahibinde bulunur.
Birincisi: Susmak, çünkü o ibâdetin başıdır.
İkincisi: Tevâzudur.
Üçüncüsü: Allâh’ı zikretmek.
Dördüncüsü: Şer yanı az olmak.”
Hakîm zâtlardan biri şöyle anlattı.
“Altı şey var ki, câhil onlarla tanınır. 1.Her şeye öfkelenmek, gazâplanmak. Yâni cahil; insana kızar, hayvana kızar, hattâ sevmediği cinsten karşısına ne çıkarsa kızar. Bu davranış ise cahillik alâmetlerindendir.
2.Faydası olmayan söz söylemek. Akıllı olan kimse kendisine faydası olmayan hiçbir söz söylememelidir. Konuşacaksa bunun ya dünyasına ya da ahiretine yararlı olması gerekir.
3.Yeri gelmeden mal harcamak. Öyle ki, malını kendisine hiçbir fayda getirmeyecek yere verir.
4.Herkesin yanında sırrını söylemek.
5.Herkese güvenmek.
6.Dostunu, düşmanından ayırdetmemek.”
Yahya b.Ebî Kesir (r.âleyh) şöyle dedi.
“Bir kimsenin konuşması düzgün olunca bundan diğer işlerinin de düzgün olduğu anlaşılır.Bir kimsenin konuşması bozuk olunca diğer davranışlarının da bozukluğu anlaşılır.
Lokman Hekîm’in oğluna şöyle dediği rivayet edilmiştir.
“Bir kimse, kötü yerlere girip çıkarsa itham altında kalır! Diline sahip olmayan kimse bir gün mutlaka pişman olur.
Hasan Basrî (r.a.)’den naklen babam rahmetlik şöyle anlattı.
“Hakîm vasfını alan zâtın dili, kalbinin ardındadır. Bir söz söylemek istediği zaman kalbine döner. Eğer kalbi ona “konuş” derse, konuşur. Eğer kalbi onu tutar, konuşturmazsa susar.
Cahilin dili ise kalbinin önündedir. Hiçbir sözde kalbine danışmaz; diline geleni söyler.
(Ebu’l-Leys Semerkandî, Tenbihü’l-Gâfilin, s.243-244)