BİR MUHTEDİ PORTRESİ: YAMAN DEDE

Perşembe, 25 Nisan 2024 15:39 Ahmet Türkan
Yazdır
Diyamandi Efendi, Osmanlı tebaasına mensup Rum Ortodoks bir ailenin ferdi olarak 1887 yılında Kayseri’nin Talas ilçesinde doğdu. Babası iplik tüccarı Yuvan Efendi’nin işleri nedeniyle on aylıkken ailesiyle birlikte Kastamonu’ya göç etti. İlk eğitimini Rum Ortodoks Mektebi’nde aldıktan sonra 1901 yılında Kastamonu İdadisi’ne başladı. Yedi yıl süren idadi eğitimini birincilikle tamamladı.
Gayrimüslimlerin din derslerine katılma mecburiyeti olmamasına rağmen derslerin tamamına katıldı, özellikle Arapça ve Farsça derslerinde büyük başarı gösterdi. Farisi hocası İskilipli Osman Efendi’nin ders sırasında tahtaya yazdığı Mesnevi’nin ilk on sekiz beyiti onun için dönüm noktalarından biri oldu, kendi tabiriyle “Bu birkaç beyit onu tutuşturmaya kafi geldi…” o sırada 13 yaşında idi.
İsminin Rumca karşılığı elmas anlamına gelen Diyamandi Efendi, din değiştirmesinden endişe eden anne ve babası tarafından Fener Rum Patrikhanesi cemaatinden bir Hıristiyan ile evlendirildi. Kırk yıl boyunca “Mevlânâ aşkıyla yanmakta olduğumu biraz anlıyorlardı” dediği ailesinden gizli olarak dinini yaşadı. Çok hassas bir yapıya sahip olduğundan ailesini üzmekten çekiniyor, İslam’dan soğumalarından ve huzursuzluk çıkmasından endişe ediyordu.
Galata Mevlevihanesi'nde Mesnevî derslerine katıldı. Derslerine katıldığı Ahmed Remzi Dede tarafından kendisine "Yaman Dede" adı verildi. Gençliğinden itibaren kırk yıl boyunca gizlice İslam'ı benimseyip ibadetlerini sürdürdü. Mektuplarında bazen iftar etmeden bazen sahura kalkmadan oruç tuttuğunu, ailesiyle kiliseye gidince dua etmeden çıktığını söylemektedir. 1942 yılında Şeyh Ahmed Hilmi Efendi'nin teşvik etmesiyle Müslüman olduğunu ilan etti. Müslüman olduktan sonra kızı ve eşinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Daha sonra Hatice Hanım ile evlenmiştir.
Allah, peygamber ve Mevlana aşkı ile tanınan Yaman Dede’nin hukukçuluğundan veya öğretmenliğinden ziyade en bilinen özelliği şairliğiydi. Yazdığı manzumeler, na’tlar ve gazeller ile aşkını söze döken Yaman Dede’nin mısraları en sevilen nat’lar arasında girmişti.
Gönül Hûn Oldu Şevkinden
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım Ya Rasulallah
Nasıl bilmem bu nirana dayandım Ya Rasulallah
Ezel bezminde bir dinmez figandım Ya Rasulallah
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.
Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen
Muazzam bir sehasın sen, dilersen rehnümasın sen
Habib-i Kibriyasın sen, Muhammed Mustafa-sın sen
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.
Gül açmaz çağlayan akmaz, İlahi nurun olmazsa
Söner alem, nefes kalmaz, felek manzurun olmazsa
Firak ağlar, visal ağlar, ezel mesturun olmazsa
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.
Erir canlar o gül buy-i revan bahşın hevasından
Güneş titrer, yanar didarının bak ihtirasından
Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasından
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.
Susuz kalsam, yanan çöllerde can versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlardan nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.
Ne devlettir yumup aşkınla göz, rahında can vermek
Nasip olmaz mı sultanım haremgahında can vermek
Sönerken gözlerim asan olur âhında can vermek
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.
Boyun büktüm, perişanım, bu derdin sende tedbiri
Lebim kavruldu ateşten döner pâyinde tezkiri
Ne dem gönlün murad eylerse taltif eyle kıtmiri
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah (s.a.v).
“Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasûlallah!
Son Güncelleme: Perşembe, 25 Nisan 2024 15:39