KİMİ ARAYAYIM

Pazartesi, 29 Nisan 2024 20:12 Ahmet Türkan
Yazdır

Horasan vâlisi, bir gece bütün gün çoluk çocuğunun rızkı için çalışmaktan yorularak geç vakit evine dönmekte olan bir demirciyi, şehirde âsâyişi bozan başıboş kimselerle beraber, suçsuz yere, sorgusuz sualsiz hapse attırır.

Mazlum adam büyük bir üzüntü içinde hapishânede kıldığı namazın arkasından el açıp duâsını yaparken:

“Rabbim der, Beni evimde uyutmayanları sen de evlerinde uyutma. Sabahlara kadar evlerini başlarına salla!”

O sıralarda yatağına yeni uzanmış olan vâli ise daha gözlerini kapar kapamaz müthiş bir sarsıntı ile evinin sallandığını hissederek fırlar. Bakar ki deprem filan yok. Şükürler olsun, rüyaymış, diyerek tekrar uzanır. Ne var ki yine gözünü kapar kapamaz aynı sarsıntı başlar. Bu hal sabaha kadar sürer.

Ancak insaflı vâli, sabah olunca, bunda bir hikmet olabilir, birine bilmeyerek bir zulüm mü yaptım acaba, diyerek hapishâne müdürünü çağırtıp sorar.

Hapishâne müdürü, kendisinin de işittiği, “Rabbim beni evimde uyutmayanları sen de evlerinde uyutma, sabaha kadar evlerini başlarına salla” diye bedduâ eden bir mahpustan bahseder.

Vâli, demirciyi huzuruna getirtir ve onun suçsuz olduğunu anlayınca, özür dileyerek demirciyi serbest bırakırken tembihini de şöyle yapar:

“Bundan sonra başına böyle bir haksız iş gelirse hemen beni ara!”

Demircinin bu teklîfe cevabı vâliye gözyaşları döktürecek derinlikte olur. Der ki:

“Seni neden arayacağım? İşlemediğim suçtan dolayı beni zindana atan zâlim sen değil misin? Ben seni değil, beni senin zulmünden kurtaranı arar, mürâcaatımı yine ona yaparım. Zira o, mazlumun duâsını hemen kabûl ederek evini sabahlara kadar başına sallamasaydı sen yine beni huzuruna çağırmayacaktın, ben de hapishâne köşelerinde inlemeye devam edecektim!”

irfan mektebi aylık dergisi