Namaz Kılmayanın ve Faiz Alanın Yemeği

Cuma, 29 Mart 2024 09:14 Ahmet Türkan
Yazdır

Faiz alan veya namaz kılmayan bir kimsenin yemeğini yemenin hükmü nedir? Bunun  maneviyata zararı var mıdır?

Cevap

Fetva yönünden, malının yarısı helal olan bir kimsenin yemeği yenebilir. Yani kazancının çoğunluğu faizden ise yenilmez azı ise yenebilir. Yese haram işledin denilmez.

Fakat azimet yönünden, faiz gibi büyük bir günahı işleyen bir insanın malını yememek gerekir. Takva sahibi Müslümanlar ve Nur Talebeleri, fetva ile değil azimet ile amel işlemeyi tercih ederler.

Namaz kılmayanın yemeğini yemek hakkındaki hükme fıkhî kaynaklarda rastlayamadık. Kaynaklarda namazı terk edip başlamamakta ısrar edenin cezası, üç mezhebde idam, hanefi mezhebinde ise tekrar başlayıncaya kadar hapsedilmek olarak geçiyor. Dinin bu kadar şiddetli ceza biçtiği bir adamın yemeği yenilmez diyebiliriz.

İnsanın yediği lokmanın helal olması onun maneviyatını ve ihlasını doğrudan doğruya etkiler. Eskiden beri evliyalar, helal lokmaya dikkat edilmeden maneviyatta ilerlenemeyeceğinin üzerinde çok durmuşlardır. Bu sebeble bahsi geçen kimselerin ikramlarını yemek caiz olsa dahi kişinin ihlasına ve maneviyatına zarar verebilir. Bunu önemseyen bir Müslümanın böyle şaibeli yemeklerden uzak durması gerekir.

Eğer akrabalık bağları gibi sebeblerle yenilme mecburiyeti olursa da bunun karşılığı olarak verilecek bir hediye, söz konusu sakıncaları giderir. Takva sahibi kimseler böyle yapmaktadırlar. Üstad Bediüzzaman da hediyeleri karşılıksız olarak almazdı. Bu konudaki bir hatırası şöyle cereyen etmiştir:

"Bizler daimî hizmetindeyiz. Hiçbir kimsenin sadaka ve hediyesini ihtiyarı ile kabul etmez. Mecbur kaldığı zaman, karşılığını vermek suretiyle alır....

Hem daimî hizmetinde olan bir arkadaş Rüşdü Efendi, üç okkası beş kuruşa satılan ufak balıklardan güzelce kızartılmış üç tane getirmişti. Bunları üstadımıza yedirmek için ısrar etti. Hem Rüşdü Efendi'nin hatırını kırmamak, hem de balıkları sevdiği için yedi. O balık yüzünden beş saat mütemadiyen sancı çekti. Bu sancı başladıktan üç saat sonra, Rüşdü Efendi'ye dedi ki: Hüsrev'deki paramdan balığın fiatını al, sancı devam ediyor, dediği halde balıkların fiatını almadığı için, iki saat daha devam ediyor. En nihayet dedi ki: Aman parayı al, beni bu sancının verdiği azabdan kurtar. Rüşdü Efendi balığın fiatını aldığı dakika, sancı birden bire kesildi. Biz üstadımızın halinden, vaziyetinden, bu acib hali aynen gördük. İşte üstadımız hakkında, ne ile yaşıyor diyenler, hatalarını tashih etsinler.
Bekir, Re'fet, Hüsrev, Rüşdü" (Barla Lahikası)