NEBİ (S.A.V.)’İN YÜCE AHLAKI

Cuma, 29 Mart 2024 10:25 Ahmet Türkan
Yazdır

Peygamberimiz (s.a.v.) nefsi ve malı yönünden gösterdiği sonsuz sabır ve fedakarlıkla, güzel ve seçkin ahlakıyla insanları kendine bağladı, İslâm’a getirdi. Zorla ve nefretle değil, isteyerek ve severek müslümanlığı kabul ettirdi.

Hak Te’âlâ Kalem sûresinde şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz sen elbette büyük bir ahlâk üzerindesin!” (Kalem s.4)

Âişe (r.a.) dedi ki: “Onun ahlâkı Kur’ân’dı. Kur’ân’ın hoş gördüğünü kabul edip razı olurdu, hoş görmediğini kendisi de hoş görmez ve kaçınırdı.

Peygamber (s.a.v.)’in Uhud harbinde mübarek dişi şehid edilip yüzünden de yaralandığı zaman, bu durumu ashabın çok gücüne gitti ve dediler ki: —Onlara beddua etseniz ya!

—Ben lânetieyici olarak gönderilmedim! Ben ancak Hakka cağına ve rahmet olarak gönderildim,” diyerek şu duada bulundu: “Allâhım, kavmimi hidayet et, çünkü onlar bilmiyorlar.”

Ömer (r.a.)’ın şöyle dediği naklediliyor: Anam babam sana feda olsun ey Allâh’ın Resûlü! And olsun ki Nuh (a.s.) kavmine beddua ederek demiştir ki: “Rabbim yeryüzünde hiçbir kâfir bırakma, hepsini helak et!”. Eğer sen de bize beddua etseydin, hepimiz helak olurduk. Sırtın çiğnendi, yüzün kanlandı, dişin kırıldı, yine de beddua etmekten çekindin, sadece hayrı söyledin (ve dedin ki): “Allâhım, kavmimi bağışla, çünkü onlar bilmezler.”

Kadı Ebû’l-Fadl (Şifa müellifi) der ki: Resûlullâh (s.a.v.)’in bu sözünde iyilik ve fazilet dereceleri, güzel ahlâk ve insanlığı son derece sabır ve metaneti müşahede edilmiştir (gözlemlenmiştir)! Peygamber (s.a.v.) onlara sadece sükût etmekle yetinmemiş... Onları affetmiş... Onlara acıyıp merhamet etmiş... Onlara şefaat edip: “Allâhım, onları bağışla veya hidayet et!” diye dua buyurmuştur.

(İmamı Kastalani, İlahi Rahmet, s.326),(Kadi İyaz, Şifa-i Şerif, s.97-105)

Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2024 10:25