İLİM VE DUA

Cumartesi, 04 Mayıs 2024 11:45 Ahmet Türkan
Yazdır
BİR HADÎS

Hz. Ebû Hureyre (ra) anlatıyor. Resûlullah (asm) buyurdular ki: “Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolaylaştırır. Bir grup, Allah’ın kitabını okumak ve aralarında ders vermek üzere Allah’ın evlerinden birinde toplanırsa, üzerlerine mutlaka sekîne (kalplere huzur veren bir sâkinlik) iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar.”

( Hadis-i Şerif-Ebû Davud )


İLİM VE DUÂ

İnsanın vazîfe-i fıtriyesi (yaratılış vazîfesi) taallümle tekemmüldür (öğrenerek mükemmelleşmektir), duâ ile ubûdiyettir (kulluktur).

Yani: Kimin merhametiyle böyle hakîmâne (hikmetle) idare olunuyorum? Kimin keremiyle (lütfuyla) böyle müşfikāne (şefkatlice) terbiye olunuyorum? Nasıl bir lütufla böyle nâzenînâne (nazlı nazlı) besleniyorum ve idare ediliyorum, bilmektir.
Ve binden ancak birisine eli yetiştiği hâcâtına (ihtiyaçlarına) dâir, Kâdıyü’l-Hâcât’a (ihtiyaçları karşılayan Allah’a) lisân-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve istemek ve duâ etmektir.
Yani, aczin ve fakrın cenâhlarıyla (kanatlarıyla) makam-ı a‘lâ-yı ubûdiyete (kulluğun en yüksek makamına) uçmaktır. Demek insan bu âleme (dünyaya) ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek (olgunlaşmak) için gelmiştir.

(Risale-i Nur'dan -Sözler)


BİR DUÂ

Yâ İlâhenâ! Bizi Kur’ân’ın ziynetiyle süsle! Ve bize Kur’ân’ın kerâmetiyle ikrâm eyle!
(Amin)