SEVMEK

Pazartesi, 29 Nisan 2024 18:49 Ahmet Türkan
Yazdır
Hindistan evliyâsından “Fethullah Evdehî” hazretlerinin huzuruna, bir gün sevdiklerinden biri geldi. Ancak neşesizdi adam. Mübarek onu böyle görünce sordu:
- Hayrola kardeşim, neşesizsin bugün.
- Evet efendim. Hiç neşem yok.
- Niçin? Bir derdin mi var yoksa?
- Öyle sayılır.
- Söyle kardeşim, nedir derdin?
- Dünya sıkıntısı hocam. Biri bitip öteki başlıyor işte.
Ona sevgiyle baktı ve;
- Sıkıntın dünyalıksa, dert etme, buyurdu.
Ve izah etti:
- Çünkü Allahü teâlâ bize öyle bir nîmet vermiş ki, dünyanın bütün sıkıntıları toplanıp bize gelse, hiç kalır bu nîmet yanında.
Adam şaşırdı.
- Hiç mi kalır? Nasıl yâni?
- Hani insanın alnına bir sinek konar ya, elini kaldırsan uçup gidecek.
- Evet efendim.,
- İşte dünyanın bütün sıkıntıları, kavuştuğumuz nîmet yanında o sinek gibidir aynen.
İyice merak etti.
- O hangi nîmet ki hocam?
- “Îman” nîmetidir, buyurdu. Dünyada Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği gibi inanmaktan daha kıymetli bir nîmet yoktur ve olamaz.
Adamcağız memnun olmuştu
Merak ediyorum
Bir gün bu kimse yine bu zâta gelerek;
- Efendim, ben bir şeyi daha merak ediyorum, diye arz etti.
Mübarek sordu:
- Hayrola, nedir merak ettiğin kardeşim?
- Acaba Allah beni seviyor mu? Bunu çok merak ediyorum.
- Pekii sen Allahı seviyor musun? buyurdu.
- Vallahi seviyorum hocam.
- Öyleyse merak etme.
- Neden?
- Sen Allahı seviyorsan, mutlaka Allah da seni seviyordur.
Adam çok sevindi.
- Sahi mi, seviyor mudur?
- Elbette. Allah seni sevmese, sen Onu sevemezsin ki.
- Öyle mi, buna çok sevindim hocam.
- Tabii ya. Sevgi yukardan gelir çünkü.
Ve izah etti:
- Baba evladını sevmezse, evlat onu sevemez. Hoca talebesini sevmezse, talebe hocasını sevemez. Bu, hep böyledir