Dinimizde nasîhatin önemli bir yeri vardır. Nasîhat¸ birisi hakkında iyi düşünmenin¸ merhamet duyguları taşımanın ve kötüye gitmesini engelleme arzusunun bir göstergesidir. Bu sebeple Yüce kitabımız bazı peygamberlerin nasîhatlerine yer vermiştir. Kur'ân'ın temel ilkelerinden biri olan "iyiliği emredip kötülükten sakındırma" (emr-i bi'l-ma'rûfnehy-i ani'l-münker)'nın esası da nasîhattir. Sevgili Peygamberimiz Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarını sayarken "Nasîhat istediği zaman nasîhat etmendir." buyurmuştur. Bu hadisiyle nasîhatleşmeyi Müslümanlar arası hukukun bir parçası saymıştır. Burada nasîhat istemekten maksat¸ mutlaka gelip nasîhat talep etmesi değildir. Nasîhat edilecek durumda olduğu her zaman ona bu yönde yardımcı olmak Müslümanın vazifesidir. İlim tarihimizde de âlimlerin insanlara nasîhatleri önemli yer tutmuştur. Bazı âlimler bunu vasiyetname şeklinde de yapmışlardır. Mesela¸ Ebu Hanife'nin¸ İmam Gazâlî'nin¸ İmam Birgivî'nin vasiyetnameleri vardır. Âlimlerin insanların geneli yanında öğrencileri vasıtasıyla bütün gençlere yönelik nasîhatleri de vardır. Bu yazıda onlardan bir demet sunulacaktır.
Hz. Lokman (as)'ın gençlere öğütleri
Kur'ân Hz. Lokman'ın oğluna nasîhatine yer verir. Bu¸ onun şahsında bütün gençlere yönelik bir nasîhattir ve onun nasîhatlerinde şu hususlara dikkat çekilmiştir:
"Lokman¸ oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk¸ büyük bir zulümdür¸ demişti"[1].
"(Lokman¸ öğütlerine devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük)¸ bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu¸ bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa¸ yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah¸ en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı kıl¸ iyiliği emret¸ kötülükten vazgeçirmeye çalış¸ başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar¸ azmedilmeye değer işlerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah¸ kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol¸ sesini alçalt. Unutma ki¸ seslerin en çirkini merkeplerin sesidir."[2]
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in gençlere öğüdü
"Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa¸ hemen evlensin. Çünkü evlilik¸ gözü (harama) daha çok kapattırıcı¸ namusu daha çok koruyucudur. Sizden kimin (evlenmeye) gücü yetmiyorsa¸ o da¸ oruca devam etsin. Çünkü oruç¸ o kimse için¸ hayaları kesmek (gibi)dir."[3]
EbûHanîfe'nin öğütleri
"Bilmiş ol ki¸ insanlarla iyi geçinmezsen onlar sana düşman kesilirler. Anan¸ baban bile olsa senden hoşlanmazlar. Akrabandan olmayan bir cemaatle iyi geçinirsen sana ana baba olurlar.
Denemedikçe kimsenin dostluğuna güvenme. Alçak ve hasis olan kimseyle dost olma. Sefihler düşüp kalkma. Sabırlı ve tahammüllü ol. Güzel ahlaklı¸ geniş yürekli¸ derya gönüllü ol. Elbisen temiz¸ bineğin iyi olsun. Yemek yedirmekte çok cömert ol¸ zira cimriler başa geçip efendi olamaz. Bir fitne ve fesat duyduğun zaman onu ıslah etmeye koş. Elinden geldiği kadar insanlara sevgi göster. İnsanlara yapmaya alışık olmadıkları şeyi teklif etme. Önce ilim¸ sonra helal para ve mal kazanıp evlen."
İmam Gazâlî (rha)'nin öğütleri
"Ey oğul! Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.)'in ümmetine yaptığı nasîhatlerden birisi şudur: Allahu Teâlâ'nın kulundan yüz çevirmesinin alâmeti; onun kendisini ilgilendirmeyen boş şeylerle meşgul olmasıdır.Eğer bir insanın ömrünün bir saati¸ yaratılma gayesi olan Hakk'ın rızâsının dışında geçerse¸ o kimse bu saati için uzun süre hasret ve pişmanlık çekecektir.'[4]
Nasîhat kolaydır; zor olan onu kabullenip yapmaktır. Çünkü nasîhat¸ nefsin kötü zevklerine uyarak onlardan tat alanlar için acıdır. Zira yasak edilen haram işler¸ onların kalpleri için sevimli olmuştur. Bu durum¸ özellikle nefis üstünlüğü ve dünyalık elde etmek için çabalayan ilim talebelerinde sık görülür. Onlar¸ amelsiz ilmin kurtuluşlarına yeteceğini¸ amele ihtiyaç duyurmayacağını zannederler. Bu düşünce filozofların inancı olup yanlıştır.
Hayırlı amellerden yana müflis olma. Güzel hâllerden de eli boş kalma! Şuna kesinlikle inan ki¸ sadece ilim insanın elinden tutmaya yani onu kurtarmaya yetmez. "Akıllı kimse¸ nefsini ıslah edip¸ ölümden sonrası için çalışandır. Ahmak kimse ise¸ nefsine uyup Allahu Teâlâ'dan kendisini hayal ettiği şeylere kavuşturmasını bekleyendir."
Dilediğin kadar yaşa¸ yine de öleceksin. Dilediğin kişiyi sev¸ yine de ondan ayrılacaksın. Dilediğin kadar çalış¸ amel et¸ muhakkak onun karşılığını bulacaksın.
Gayretin¸ ruhunu kemâle erdirmek¸ nefsini yenmek ve bedenini ölüme hazırlamak olsun. Zira sonunda varacağın yer kabir çukurudur. Hakîkat yolcusuna gereken dört şey vardır. Bunlar:
1. Sahih itikad. Bu¸ içinde bozuk inanç (bidat) bulunmayan itikaddır.
2. Nasuh tevbe. Bu¸ peşinden bir günah zilletine düşülmeyen samimi tevbedir.
3. Hak sahiplerini râzı etmek. Sende kimsenin bir alacağı kalmamalı; sende alacağı ve hesabı olan herkesle helâlleşmelisin.
4. Allah'ın emirlerini yerine getirebilecek kadar din bilgisi. Sonra da seni kurtaracak kadar âhiret ilmi.
Ey oğul!
Evlen¸ istediğin kızı seçerken şunlara dikkat et; bilmiş ol ki kadınlar parmaklarımız kadar birbirinden farklıdırlar. Bir kızla evlenmek istediğinde ailesini iyice araştır ve öğren. Çünkü temiz ve asil bir aile¸ tatlı meyveler yetiştirir.Şirret ve karaktersiz kızdan sakın. Onların dış görünüşlerine aldanma. Böyleleri kocasına karşı kaba ve hırçındır. Kocası kendisine saygılı olduğu zaman bunu bir üstünlük kabul eder. Hiç bir iyiliğe karşı teşekkür etmesini bilmez. Az şeye kanaat etmez. Dünyaya çocuk getirmesi yüzündeki hayâ perdesini açar. Ne ev halkından ne de konu komşusundan utanmaz. Böylelerinin gizli hali olmaz. Aile sırrını sokağa dökerler. Yılan gibi sokar¸ akrep gibi ısırırlar. Kocası "evet" dese "hayır" der. Geri zekâlı¸ hantal¸ ağırcanlı ve kıt anlayışlı kızlardan da uzak dur. Bir tür kız da vardır ki huzur ve sükûnet kaynağıdır. Sevimli ve merhametli bu kızlar bereketli ve feyizlidir. Soylu çocuk doğurur. Kendisine her zaman güvenilir. Komşuları arasında itibarlıdır. Aile sırlarını korur¸ kimsenin yanında açmazlar. Cömert ve eli açıktırlar. Bağırıp çağırmaz¸ alçak sesle konuşurlar. Evi tertemiz tutarlar. Çocukları çiçek gibi gönül alıcıdır. Kocası da o nispette yumuşak huyludur. Namus onun şiarı¸ terbiyesi değişmez vasıflarındandır."
AbdulhâlıkGucdüvanî (k.s.)'nin öğütleri
"Yavrucuğum¸ sana ilim tahsili ile edeb öğrenmeyi tavsiye ederim. Hemen her zaman Allahu Teâlâ'nın huzurunda olduğunu bil ve dikkat et. Rasûlullah Efendimizin sünnetine uygun davran. Sünnetin hakîki uygulayıcısı olan ashâbın davranışını gözünden ırak etme. Geçtiğimiz asırlardaki büyük âlimlerin izini bırakma. Fıkıh ve hadis öğren. Cahil tarikatçılardan sakın. Şöhret peşinde koşma¸ şöhret âfettir ve tehlikelidir. Hemen her hâlinle insanlardan biri gibi yaşa. Namazını her zaman cemâatle kılmaya gayret et. Bid'at sâhibi sapıklar ile ve dünyaya düşkün kimselerle arkadaşlık etme. Din dışı hareketleri ile meşhur¸ sözünü bilmeyen bayağı kimselerle de arkadaşlık etme. Az konuş¸ az ye¸ az uyu. Oturmak için daha çok ıssız yerleri tercih et. Helâl yemeye çok gayret eyle. Şüpheli şeyleri terket. Çok kere dünyalık isteği sana ağır basar. Ağır basan bu taleb için yola düşersen¸ dinin elden gider."
İmam-ı Rabbânî (k.s.)'nin öğütleri
"Ey oğul! Amel işleme vakti gençliktir. Akıllı olan bu vakti kaçırmaz; fırsatı ganimet bilir. Zira iş belli değildir. İnsan yaşlılık zamanına kalmayabilir. Kaldığını farzedelim¸ derlenip toparlanmak kolay olmayabilir. Derlenip toparlandığını farzedelim¸ bir amel işlemeye güç yetmez. Zira o zaman¸ zaafın ve aczin bastırdığı zamandır."
Ali Fuat Başgil'in öğütleri
"Çalışmak için müsait vakit ve saat bekleme. Bil ki her gün¸ her saat çalışmanın en uygun zamanıdır. Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki her yer¸ her köşe çalışmanın en uygun yeridir. Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil; bütün ruhî¸ bedenî kuvvetinle kendini işine ver. Çalışmayı uzun ara vererek terk etme. Her günün derdi ve işi ayrıdır. Sıradan bir kimse zamanı nasıl harcayacağını düşünür. Akıllı insan ise zamanı nasıl değerlendireceğini düşünür. Zira kaybedilen bir saniyeyi dünyanın bütün hazineleri getiremez."